Enerji hukuku alanındaki uygulamanın temelini oluşturan kanun, yönetmelik, yönerge ve EPDK kararlarında sık sık yapılan değişiklikler, benzer durumlar için yargısal uygulamalarda farklılıklara yol açabilmektedir. Bunun sonucunda taraflarda oluşabilecek memnuniyetsizliklerin giderilmesi arabuluculuk usulü sayesinde mümkün olabilir.
Hukuk sisteminde son dönemdeki gelişmeler, kamu düzeni kavramının kapsam alanının daralması, buna karşılık tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği uyuşmazlık kavramının kapsamının giderek genişlemesi yönündedir. Enerji hukuku alanında serbestçe üzerinde tasarrufta bulunabilecekleri alanların genişlemesi daha çok uyuşmazlığın arabuluculuk kapsamına dahil edebileceğini göstermektedir. Enerji hukuku kapsamında özellikle enerji sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir. Elektrik, petrol ve doğalgaz piyasası gibi çeşitli sektörlerdeki hızlı gelişmeler arabuluculuğun enerji hukukunda ne kadar faydalı olduğunu ortaya koymaktadır.
Maden hukukunda maden ruhsat sahibinin işçi çalıştırmasından kaynaklanan iş hukuku uyuşmazlıkları, yapım, hizmet ve mal alım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkları ve maden hukukuna özgü olan rödövans sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olduğunu da belirtmek gerekir. Keza, arama veya işletme ruhsat sahibinin, madencilik faaliyetlerini yürütmek amacı ile pek çok özel hukuk sözleşmesi yapması söz konusu olacaktır. İşçi çalıştırmak adına hizmet sözleşmesi, tesis inşası adına eser sözleşmesi, iş makinası kullanma adına kira sözleşmesi, kaynak temin etmek adına rehin veya ipotek sözleşmeleri yapılabilecektir. Bu sözleşmelerin de özel hukuk sözleşmeleri olması nedeniyle arabuluculuğa elverişli olduğunu söyleyebiliriz.